Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

3 Ocak 2018 Çarşamba

ARABA KILİMASI NASIL ÇALIŞIR?






Otomobil klimaları, havayı soğutur, temizler, ardından nemini alır. Otomobil klima sisteminde, havayı temizlemek için polen filtresi ve aktif karbon filtresi kullanılır. Alerjik hastalığı olan sürücüler için sağlıklı bir ortam oluşturur.
Araçta sürücü için en uygun sıcaklık 20 ile 22°C arasındadır. Klima ayarı sağlık açısından 20°C de kalmalıdır.
Klimanın çalışma prensibi aşağıdaki şekilde sıralanır:
– Maddeler, sıvı halinden gaz haline geçerken ısı alır.
– Maddeler, gaz halinden sıvı haline geçerken ısı verir.
– Isı her zaman, daha sıcak maddeden daha soğuk maddeye doğru hareket eder.
-“ Bir madde, sıvı halinden gaz haline geçerken ısı alır (yani bulunduğu ortamdan ısı çeker).” Yasası klima mantığını oluşturur.
Sıvılarda, basınç ne kadar azalırsa, kaynama noktası da o kadar düşer, yani düşük basınçta çok daha kolay sıvıdan gaz haline geçer. Sıvıdan gaz haline geçme olayı, çevreden ısı çeker, yani bulunduğu çevrenin sıcaklığını azaltır. Klima sisteminde çok kolay bir şekilde düşük sıcaklıklarda kaynayan özel bir sıvı kullanılır, bu sıvı soğutucu maddedir. Klimalarda bulunana R134a gazı, atmosfer basıncında, -26,5 derecede kaynıyor (buharlaşıyor).Basınç, sıcaklık ve faz değişimi arasındaki bu fiziksel kurallar, klima sistemine uyarlanarak, soğutma sağlanmaktadır.
Klima sisteminde;
Buhar basıncı sabitken, sıcaklık azaltıldığında, soğutucu madde gaz halinden sıvı haline geçer. Bu işlem radyatörün önündeki klima kondenseri tarafından yapılır.
Yüksek basınçlı buharın, aniden basıncı düşerse, gaz halinden sıvı haline geçer ve çok fazla soğur. Klima sisteminde bu işlem evoparatör tarafından yapılır. Serinleme olayı olur.
Klima soğuk hava üretmez, dışarıdan gelen havayı veya aracın içinden çekilen havayı, soğutucudan evaporatörden geçirerek soğutur  havadan ısı çeker ve bu hava bir fanla aracın içine aktarılır. Serinleme oluşur.
Araba kliması nasıl çalışır sırasıyla anlatımı:
1) Kompresör; evaporatörden soğuk gaz halindeki maddeyi düşük basınçla emer, Daha sonra sıkıştırır, sıkışan madde; yüksek sıcaklık ve basınçta gaz halinde,Kompresörden Kondensere aktarılır.
2) Dış ortamdan vuran daha soğuk hava, içerdeki çok sıcak klima gazını soğutarak, sıvı hale geçirir.  Kondenserden SIVI halde, Yüksek  basınçlı, orta ısıda çıkar.
3) Yüksek basınçlı sıvı maddenin,  “genleşme valfi” tarafından basıncı  düşürülür ve evaporatöre aktarılır. Yüksek basınçtan düşük basınca geçer. Evaporatörde , sıvı halden gaz haline geçen klima gazı, ortamdan ısı çeker, yani soğutur. Bir fan ile evaporatörden geçirilen temiz hava,  ısısını evaporatörde bırakarak, soğumuş olarak aracın içine aktarılır. Yani aracın içine üflenen hava burada soğutulur.
Klima sisteminde dolaşan klima gazının yaklaşık sıcaklık ve basınç değerleri:
Kompresörde basınç 14 bar a, sıcaklık 65 dereceye çıkar. (1,2 bar girip 14 bar çıkıyor)
Kondenserde basınç aynı 14 bar, sıcaklık 10 dereceye düşer.
Genleşme valfi ve avoparatörde basınç 1,2 bara, sıcaklık -7 dereceye düşer.
Evaporatörde, klima gazı sıvı halden gaz haline geçer.

ARABANIN MOTORU NASIL ÇALIŞIR?


Hiç kaportayı kaldırıp da altında neler olup bitiyor merak ettiniz mi? Kaportayı açıp baktığınızda gördüğünüz metal yığını, kablolar ve değişik parçalar size çok karmaşık gelebilir.

Sadece meraktan araba motorları nasıl çalışıyor diye merak edebilirsiniz, yada yeni bir araba alırken bilmeniz gereken bazı şeyler olduğuna karar verebilirsiniz. Bu yazımızda bütün bunların ne anlama geldiğini, araba motorları ardında yatan temel prensipleri açıklayacağız. Ardından biraz daha derine inip bütün bu parçaların birbiri ile nasıl uyumlu çalıştığını anlatacağız.
Benzinli araba motorlarının genel amacı benzini hareket enerjisine çevirmektir böylece otomobil hareket edebilsin. Şu an için benzinden hareket enerjisi elde etmenin en basit yolu benzini motor içinde yakmaktır. Bu yüzden otomobil motorları içten yanmalı motorlar olarak adlandırılır.

Burada not etmeniz gereken iki şey vardır;

1. Birçok çeşit içten yanmalı motor çeşidi vardır. Dizel motorlar ve gaz türbinleri bu tip motorlara örnektir.

2. Bir de dıştan yanmalı motorlar vardır. Trenlerde kullanılan Buhar makinesi dıştan yanmalı motorlar için güzel bir örnektir. Yakıt (kömür, odun vb.) buhar yaratmak için motorun dışında yakılır ve oluşan buhar motor içinde hareket oluşturur. İçten yanmalı motorlar, dıştan yanmalı motorlara göre daha etkili ve verimlilerdir. Ayrıca aynı eşdeğerdeki güce sahip olan motorlardan içten yanmalı olanı, dıştan yanmalı olanına göre daha küçüktür. Bu bize arabalarda niye dıştan yanmalı motorlar kullanılmadığını açıklıyor.

Şimdi gelin içten yanmalı motorlardaki sistemi yakından inceleyelim.
Eğer çok az miktardaki benzin gibi yüksek enerjili bir yakıtı, kapalı ve küçük bir yere koyup kıvılcım verirseniz, yanma sonucu olan ve genişleyen gaz sayesinde inanılmaz yüksek miktarda enerji ortaya çıktığını görürsünüz. Açığa çıkan enerji ile bir patatesi 150 metre uzağa fırlatabilirsiniz. Bu durumda gördüğünüz gibi enerji, fırlatma işlemi ile harekete dönüşmüş oldu. Burdan yola çıkarak eğer dakikada yüzlerce kez patlamayı düzenli olarak sağlayabilirseniz, açığa çıkan enerjiyi araba motorlarındaki gibi yararli bir şekilde kullanabilirsiniz.

Motor Zamanları

Neredeyse tüm arabalar benzini harekete dönüştürmek için 4 zamanlı yanmalı motor kullanırlar. 4 zamanlı motor kavramı aynı zamanda Otto çevrimi olarak da bilinir. Nikolaus Otto bu icadı 1867 yılında icat etmiştir.

4 zaman şöyle sıralanabilir;

1. Emme Zamanı

2. Sıkıştırma Zamanı

3. Yanma Zamanı

4. Egzoz Zamanı
4 zamanlı motor
Motor içindeki silindirlerin içinde gidip gelen pistonlar vardır. Bu pistonlar krank şaftına bağlayıcı çubuklar ile bağlıdır. Krank şaftı döndükçe, krank şaftına bağlayıcı çubuk ile bağlı olan pistonlar silindir içinde gidip gelme hareketi yaparlar. 4 zaman çevrim süreci içinde neler olduğu aşağıda açıklanmıştır.

1. Piston yukarıdan başlar ve aşağıya doğru iner. Bu sırada emme valfleri açılır. Piston aşağıya indikçe ve silindir içinde oluşan vakum sayesinde silindir içerisine hava+benzin karışımı alınır. Bu Emme Zamanı olarak adlandırılır. Bu zamanda çok küçük damla halindeki benzin, hava ile karışarak silindir içine emilir(alınır).

2. Sonra aşağıya doğru inen piston yukarıya doğru çıkmaya başlar ve silindir içerisinde olan benzin ve hava karışımını sıkıştırmaya başlar. Bu zamana Sıkıştırma Zamanı denir. Emme zamanında açık olan havanın silindir içine girdiği emme valfleri sıkıştırma zamanında kapalıdır. Piston yukarı doğru çıkdıkça silindir içindeki benzin hava karşımını sıkıştırır. Sıkışan bu karşımın basıncı ve sıcaklığı artar.

3. Piston en yüksek ulaşabileceği noktaya çıktığında  karışım iyice sıkıştırılmış, basıncı artmış ve sıcaklığı yükselmiştir.  O kadar yükselmiştir ki bir kıvılcım ile patlayacak duruma gelmiştir. Bu devrede bujiler yardımı ile kıvılcımlar oluşturulur ve silindir içindeki karşımın yanması sağlanır. Bu zamana Yanma Zamanı denir. Yüksek basınçlı karışım bujilerin oluşturduğu kıvılcımlar sonrası yanar(patlar). Patlama sonucu büyük bir enerji ortaya çıkar ve silindir içindeki hava genişler. Bu genişleme sonucu piston aşağıya itilir. Piston aşağıya doğru itilirken pistonun bağlantı çubukları ile bağlı olduğu krank şaftı döner. Bu dönme sonucu oluşan hareket tekerleklere iletilir. Benzindeki enerji hareket enerjisine çevrilmiş olur.

4. Piston yeterince aşağıya itildikten sonra tekrar yukarıya çıkmaya başlar. Yukarıya çıkarken yanma(patlama) sonucu oluşan egzoz gazları yukarıya itilir. Piston yukarı çıkarken egzoz valfleri açılır. Buradan yanma sonucu oluşan gazlar dışarıya atılır ve silindir içi boşaltılmış olur. Egzozdan çıkan gazlar bu gazlardır. Bu zamana Egzoz Zamanı denir.

Piston en yukarıya çıktıktan sonra egzoz valfleri kapanır ve emme valfleri açılır. Tekrar içeriye have ve benzin karşımı alınarak bu çevrim yukarıda anlatıldığı gibi 1. Emme Zamanı ile başlayarak tekrar edilir. Unutulmamalıdır ki bu işlemler çok kısa süre içerisinde ve birbirini takip edecek hassaslıkta gerçekleşmektedir.

Motor Arızaları

Araba motorlarında bu çevrim sırasında meydana gelebilecek bazı hatalar, aksaklıklar olabilir. Bunlar aşağıda sıralanmıştır.

- Bujilerde meydana gelebilecek arıza sonucu ateşleme sistemi bozulabilir. Ateşleme olmayınca yanma olmaz ve yakıt hareket enerjisine dönüştürülemez.

- Silindirler ile silindir içerisinde gidip gelen piston arasında çok az bir mesafe vardır. Bu mesafe milimetrelerle ölçülür. Neredeyse birbirine sürtme mesafesindedir. Ama sürtmezler. Bu mesafenin az olması sızdırmayı önler ve silindir içerisinde sıkıştırılan karışımın yüksek basınçlara sıkıştırılmasını sağlar. Piston ile silindir arasındaki bu mesafe zamanla benzin içerisinde bulunan yanmayan ve istenmeyen parçacıklarla dolabilir. Bu silindir ve piston yüzeyleri arasındaki sürtünmeyi arttırır. Bu istenmeyen bir durumdur ve zamanla deformasyona yol açar.  Veya gerekli yağ değişiklikleri yapılmadığında silindir ve piston yüzeyleri arasındaki sürtünmeyi artar. Bu tür sorunları engellmek için aracınıza aldığınız benzinin kalitesini kontrol edin ve gerekli zamanlarda yağ değişikliği yaptığınızdan emin olun. Motor yağı değişimi her 5000 km de bir tavsiye edilir.

Bilmeniz Gerekenler

Motor gücü benzin çeşidi, motor ayarları gibi birçok değişik parametreye bağlı olmakla birlikte silindir hacmi ile de doğru orantılıdır. Motorlardaki silindir hacmi nekadar büyük olursa silindir içine okadar çok benzin hava karışımı alınabilir. Bunun sonucu oluşan yanmada elde edilen enerji de küçük silindir hacimli motorlardakine göre fazla olacaktır. Arabaların arkasında yazan 2.0 L veya 3.0 L gibi yazılar silindir hacmini litre cinsinden ifade etmektedir.

ARABA SES STEMİ NEDİR? NASIL YAPILIR?




SES NEDİR?
Ses enerjisi bir titreşimdir. Maddeden oluşan bir ortamda yayılan mekanik bir titreşim dalgasıdır. Bir klinisyene göre ise ses, işitme duyusunun uyaranıdır.

HOPARLÖRLER
Elektrik enerjisini ses enerjisine çevirir.
  • 1. Konik hoparlörler (Direkt radyatörler) Ses dalgalarını doğrudan doğruya yayımlarlar
  • 2. Hunik hoparlörler (Endirek radyatörler).Ses dalgalarını huni biçiminde bir borudan geçirerek yayımlarlar.
  • Özellikleri
  • 1. Hoparlör toplam distorsiyonu küçük olmalıdır (Diyafram devintisi 2 mm.den küçük olmalı).
  • 2. Frekans yansıtsama eğrisi düz, düzgün, geniş olmalı (Konuşma için:200- 7000 Hz/ Konuşma netliği için 3000 Hz.de tümsek olmalı).
  • 3. Güç dönüştürme verimi yüksek olmalı.
  • 4. Büyük ses (Akustik) güçlerde hoparlör hasara uğramamalıdır
  • 5. Transit işaretleri algılayabilmelidir.
  • 6. Yönelgenlik (Direktivite) her frekansta aynı olmalı.
  • 7. Sağlam olmalı.
  • 8. Birim akustik güce isabet eden maliyeti düşük olmalı.
Hoparlör Çeşitleri
  • 1. Dinamik hoparlör (devingen bobinli),
  • 2. Devingen demirli (distorsiyon fazla),
  • 3. Armatürü dengeli (120 Hz.den düşük sesleri almıyor).
  • 4. Kristalli-Tiz hoparlör olarak kullanılır. Artık piyasada bulunmamaktadır. Dayanıksızdır
  • 5. Şerit
  • 6. Elektrostatik-Geniş frekans bantlı, distorsiyonu küçük, sekizli polar diyagramı var.
  • Mahsurları: 250-2000 v. polarma gerilimi gerekir.
  • Toplam verimi düşüktür. Empedans uydurucu trafo gereklidir. Çıkış ses seviyesi düşüktür.

Egzoz Nedir Nasıl Çalışır ?

 

İçten yanmalı motorlarda patlayan hava yakıt karışımının bıraktığı gazın motor dışına sesi absorbe ederek atılmasına yarayan araçtır. Temel özelliği borularla taşınan sesin egzoz içinde cam elyaf gibi malzemelerle soğurulup gürültüyü azaltarak dışarıya bırakmaktır. Eğer egzoz olmasaydı insanları rahatsız edecek yüksek desibeller de sesler ortaya çıkardı. Bu yüksek ses kirliliğini engellemek için egzoz sistemi geliştirilmiştir.
Motorda yanan gazlar manifolddan egzoz boğazına gelir. Eğer araçta varsa katalitik konvertörde zehirli gazlardan bir miktar arındırılıp borular yardımıyla egzozdan dışarı taşınır.

29 Aralık 2017 Cuma

ARABALARIN CAM SİLİCEĞİ NEDEN BOZULUR?


İlk önce iki alternatif var.
1- silecek motoru bozulmuş
2- silecek kolu bozulmuştur

sebeplerine gelince:
1- Xenon far taktırdıysanız, 100w h4 taktırdıysanız, ya da zaman ile yıpranak bozulmuş olabilir
2- 100w h4 taktırdıysanız kolu yakmış olabilirsiniz. 

çözüm: 

1-Silecek motoru değişecek veya açılıp bobin sarılacak. Bobin sarılması ekonomik, değişmesi uzunn ömürlü çözümdür.
2- Silecek kolu değişecek, farlar değişmişse ya eski haline getirilecek ya da uygun röle veya balastlar takılacak.

UÇAK NASIL YAPILIR ?

Yolcu uçağı, genel anlamda sadece yolcu taşıma amacına yönelik olarak üretilmiş . Yolcuların yanı sıra yolculara ait bagajların ve kısmen diğer malzemelerin nakliyesinde de kullanılırlar. Yolcu uçağı tabiriyle daha çok havayolları tarafından kullanılan yüksek kapasiteli ve performanslı uçaklar kastedilir. Bununla birlikte hafif uçaklar da az sayıda yolcunun çoğunlukla kısa mesafelere ulaştırılmasında kullanılırlar.
Yolcu uçakları zamandan tasarruf sağlaması nedeniyle, özellikle ülkelerarası yolculuklarda sıkça tercih edilen taşıma
araçlarıdır.
Tarihçe
Yolcu uçakları 20. yüzyılın başlarından bu yana genişleyen büyük bir sektör olan ticari havacılık sektöründe önemli rol oynar. İlk yolcakları günümüzde ki modern yolcu uçaklarından çok farklıydı. Düzenli tarifeli ilk hava yolcu taşımacılığı 1912’de Graf Von Zeppelin’in “Delag” adlı hava gemisiyle başlamıştı. Bu hava gemisi ilk yolcu uçağı sayıla bilirdi. Bu alandaki asıl etkinlikler I. Dünya Savaşı’ndan sonra başlatıldı. 1919’da Zeplinler gene düzenli seferlere başladı. Ama 1936’da hidrojen gazıyla havalanan ‘Hindenburg’ adlı hava gemisinin yanması hava taşımacılığında zeplinlerin yerini uçakların almasını hızlandırdı.
1933-1934 arasında, aerodinamik profilli gövdesi tümüyle metalden yapılmış hızlı ve rahat “Boeing 247D”ler “Douglas DC-2″ler ve “DC-3″ler, “Lockheed 10″lar hizmete girdi. ABD’deki ve Avrupa’daki önde gelen havayolu şirketleri uzun yıllar hava filolarını bu uçaklardan oluşturdular.
Kıtlar arası yolu uçakları 20 yüzyılın başında deniz uçakları ile sürdürüldü. 1930’larda Lufthansa şirketi 12 motorlu dünyanın en büyük deniz yolcu uçağını hizmete soktu. 1935 yıllında Büyük Okyanus hattının açılması ile Pan American Airways 4 Motorlu “Martin M-130” deniz uçaklarını, 1938’de de daha büyük “Boeing 314 Clipper”ları sefere soktu.
Deniz uçakları oldukça karlı ticari taşıtlar olarak uzun süre kullanıldı ama 1950’lerde başlıca havayolu şirketleri uçuşlarını daha ekonomik ve daha uygun kara türü uçaklara yapmaya başladılar.
İkinci dünya savaşı sonrası yapılan bütün yolcu uçakları pervaneli ve merkezden çevreye doğru düzenlenmiş hava soğutmalı motorlarla donatılmıştı. 1950 ortalarında itibaren yolcu uçakları daha modernleşti ve jet motorlu yolcu uçakları yapılmaya başlandı. Bunların ilk örneği 1958’de hizmete giren “Boeing 727” dir.
Bu gelişmeler sadece batı ülkeleri ile sınırlı değildi. Sovyet Rusya’da 120 ile 220 yolcu kapsiteli Tupolev “Tu-114” yolcu uçaklarını devreye soktu.
1960’ların sonlarında daha büyük uçaklar devereye konuldu. Uzun yolcu uçağı “DC-8” ve “Boeing 727” lerin yanı sıra yolcu kapasitesini artırmaya yönelik geniş gövdeli jet uçakları hizmete girdi.

21 yüzyılda yolcu uçaklarıda yolcu kapasitesini artırmaya yönelik geniş gövde şeklinde tasarlanmaktadır. Buna en güzel örnek “Airbus A380”. “Airbus A380” 555 yolcu kapasiteli “Rolls-Royce Trent 900” gibi çok gelişitirmiş motora sahip ve hertürlü modern teknoloji donatılmış uçaklardır. Aynı prensibi Rus yapımı yolcu uçakları izlemektedir

28 Aralık 2017 Perşembe

JANT VE LASTİKLER ?


Dış modifiyenin vazgeçilmez bir parçasıdır. Kaliteli jantlar kullanılarak estetik bir görünüm yaratıldığı gibi güvenlik ve performans da sağlanmış olur. Dışarıdan bakıldığında jant basit bir parça gibi görünür ancak tam aksine jantların doğru seçilmesi can güvenliği açısından çok önemlidir. Çünkü jantlar aracın fren disklerinin soğutulmasından, performans ve yakıt tüketimine kadar doğrudan müdahalede bulunmaktadır. Bilindiği gibi jantların ölçüleri inç ( ” ) birimiyle belirlenmekte 1 inç ise 2.54 santimetreye tekavül etmektedir. Ülkemizde en çok tercih edilen jantlar 16 ve 17″ jantlar oluyor bundan yukarısı ise ülkemiz yolları açısından pek sağlıklı değil şehir dışına çıktığınızda sadece görünüşünü beğenip aldığınız jantlar başbelası olur. Ayrıca unutulmamalıdır ki jantlar ne kadar genişlerse ağırlıkta o kadar artar ve gerek frenaj gerekse yakıt tüketimi ve performans açısından olumsuz bir durum oluşur. Bunun önüne geçmek için jant alırken aracınızın motor hacmini, oluşacak yakıt tüketimini ve yol tutuşunu da göz önünde bulundururak jant seçimi yapmalısınız. Jantlar nasıl oluyorda yol tutuşunu engelliyor ? diyenler için bir örnek vermek gerekirse; eminim herkes ufak tefek drift ve drag yarışlarının videolarını seyretmiştir. Dikkat ederseniz drift yarışlarında geniş jantlar ve dar yapılı lastikler kullanılır amaç aracın olabildiğince fazla kaymasını sağlamaktır. Drag yarışlarında ise oldukça geniş lastikler ve dar yapılı jantlar kullanılır buradaki amaç ise aracın olabildiğince az patinaj atmasını sağlamaktır. Jantlar tek parça ve çok parçalı olarak satılmaktadır. Çok parçalı jantlar hasar gördüğünde sadece hasar gören parçanın değiştirilmesine imkan tanır bu nedenle tek parçalı jantlara göre daha avantajlıdır. Jantların fiyatlarıda kalitesine göre değişmektedir. Piyasadaki en kaliteli ve güvenli jantlar ise Momo, Enkei ve O.Z’dir. Aracınıza uygun jantı buradan marka ve model seçerek bulabilirsiniz.
Eğer jant seçimini yaptıysanız sıra geldi lastiklere; genel olarak iki tip lastik vardır. Birincisi standart lastikler ikincisi ise performans lastikleri. Standart lastikler 180 km hıza kadar güvenli sürüş sağlar ve lastik üzerinde ” T ” harfiyle gösterilir, performans lastikleri ise 180 km ve üzeri hıza kadar güvenli sürüş sağlar ve lastik üzerinde ” H ” harfiyle gösterilir.

ARABA KILİMASI NASIL ÇALIŞIR?

Otomobil klimaları, havayı soğutur, temizler, ardından nemini alır. Otomobil klima sisteminde, havayı temizlemek için polen filtresi...